CEMAATÇİLİK
Cemaatler tek partili dönemin baskıcı tutumu altında yükselen bir anlayış olmuştur. Siyaset içinde yer alması ve yönetim şekli içinde kendisine yer araması çok normaldir. Önemli makamlarda kadrolaşma için öğrenci bursları verme , yurt açma gibi stratejilerde bulunurlar. Sohbet toplantıları tertipleyerek dinin nasıl yaşanması gerektiğini , yaşam içerisinde dinin nasıl olması gerektiğini anlatırlar. Süleymancı , nurcu , ışıkçı gibi cemaatlerin hiçbirinde tarikatlarda olduğu gibi tarihsel köklere veya da bir silsileye rastlanılmaz. Asıl gaye sosyal ve siyasi hayatla iç içe olmaktır. Bunlara müdahale edebilmektir.Kuşkusuz inanan bir toplumu yönetmek her zaman çok daha kolaydır. İnancın durması gereken yer olan vicdandan çıkıp özellikle siyasi hayatta bu kadar var olması diğer her şey de olmasını çok daha mümkün kılıyor. İnsan doğasında var olan inanma ihtiyacı farklı amaçlar doğrultusunda sömürülüyor. Bu durum yargılayamayan beyinlerde içine sinmeyen bir şeyi sırf çevresindekiler öyle düşünüyor diye kabul etmelere ya da çok mantıklı görünen bir şeyi dahil olunan cemaat kabul etmiyor diye nedenini bile bilmeden reddetmelere yol açıyor.
Türkiye cumhuriyeti içerisinde devletin boşluklarını dolduruyor gibi görünen cemaat anlayışı en çokta fethullah hoca cemaatinin aslında devletin boşluklarından faydalandığını anlamak hiçte zor değil. Ekonomik zorluklardan , eğitimin hantallığından faydalanan cemaatçilik anlayışı ülkemizde binlerce gencin beynini yıkamaktadır. Neyin içinde olduklarının ve neyi savunduklarının farkında bile olmayan gençler aynı şekilde giyinmekte , aynı şekilde düşünmekte , aynı şekilde konuşmaktadır. Evlilik hayatlarını bile cemaat içerisinden seçilen eşlerle yapan vatandaşlarımız cemaatin kendilerine ayarladıkları işlerde çalışmaktadırlar.
Günümüz dünyasında ki en önemli güçlerden biri olan medya gücü iktidarları başa getirip tekrar baştan indirmektedir. Televizyona bu kadar bağımlı olan kavimler olarak bize televizyonda verilen her şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmekteyiz. Bu açıdan da bakıldığında başarılmaya çalışılan misyon doğrultusunda Fethullah Gülen cemaatinin basın ve yayın organları herkes tarafından bilinmektedir. Sahip olunan gazete ve kanallar ideoloji doğrultusunda yaptığı yayınlarla ülke çapındaki bu mücadelelerini haklı kılmaya çalışmaktadır. Gösterdikleri dışa gülen bu yüzleriyle genellikle ortaöğretim çağında olan gençlerin aile desteklerini de arkalarına almaktadırlar. Bu beyin yıkama sürecini kaçınılmaz hale getirir.
Türkiye’deki iktidar belirlenmesi konusunda inanılmaz etkin olabilen fethullah hoca cemaati artık her düzeyde , her sosyal statüde karşımıza çıkabilmektedir. Alenen yapılan din sömürüsü sayesinde ele geçirilen berrak beyinler Türkiye’nin ne tarafa gitmesine sebep oluyor oda ayrı bir tartışma konusu.
Özünde birey kavramını kabul etmeyen bu düşünce anlayışı kuşkusuz bir inancın bir araya getirdiği insanlar topluluğudur. İlişkiler kendi hatır ve çıkarları için desteklenir ve her şey duygusaldır geleneklere bağlıdır sorgulamak tartışmak karşı çıkmak mümkün değildir. Kesin bir mekanik dayanışma hüküm sürer. Dolayısıyla yukarılarda alınan bir karar cemaatin en dibindeki alt kadrosuna kadar uygulanır ve “A” nın aldığı kararı “Z” sorgulamadan , sorgulamaya hakkı olmadan yapar. Apolitik dünya düzeninde sadece tüketmeyi öğrenen bir nesil için biçilmiş bir kaftan.
Türkiye cumhuriyetinin kendisine tanıdığı haklar doğrultusunda özgür olabilen ama bu özgürlüğünü hoca efendisine onunda hocasına ve hatta onunda hocasına gözü kapalı teslim ederek iradesinden vazgeçen kişinin kemale ermeyi beklemesidir ülkemizdeki cemaatin tabanı. Veya samimiyetten uzak bir şekilde sadece daha iyi bir iş daha iyi bir gelecek ve daha fazla para için ekonomik ve statü anlamındaki avantajlardan yaranan insanlardan bu taban oluşmaktadır.
İrtica kaygısı , şeriat gelmesi korkusu yaşadığımı söyleyemem bunlar benim nazarımda imkansız. Hiçbir yere gitmeden oturduğu yerden göç eden beyinler yarının bürokratının , akademisyeninin , öğretmeninin , annesinin babasının ta kendisi hatta işin acı kısmı dünün çocukları zaten günümüzde bu bahsettiğimiz statülerde bu rolleri oynamaktalar. Gelgelelim sıfır doğaçlama katarak. Çünkü sistem onlara ne dayatırsa cemaat onlara ne emrederse onu yapmak zorundalar. O kadar enteresan bir zorunluluk ki bu geneli içinden gelerek mecburiyete uyuyor.
Mevcut düzen içerisinde önü kesilemeyen bu durum Yargıtay dan geri dönen davalar ufak bir anjiyo için gidilen fakat yıllarca geri dönülemeyen bir seyahat… bence her şey oldukça açık ve net. Bilimin öğrenilmesine veya öğretilmesine hiçbir zaman karşı değilim kimin ne öğrendiği kimseyi ilgilendirmez zaten ama ne kadar bilgi bilirse bilsin kendi başına düşünemeyen bir beyin hatta kendi başına giyinemeyen bir birey içimi acıtıyor.
_Sleepless_
0 Response to "CEMAATÇİLİK"
Yorum Gönder